Cuma, Ağustos 16, 2013

KÜÇÜK ŞEYLERLE MUTLU OLMA : GÜZEL, UMUT DOLU BİR ŞARKI DİNLEMEK.

  • Eşliğinde yemek yiyelim:

  • Masamızda neler var: Haydari, kalamar tava, çupra, somon, patates kızartması, çoban salata ve çıtır çıtır taptaze bir ekmek.
  • Masa altımızda ne var: Rakı! İçkisiz balık lokantasından, müesseseden :)
Bugün bir apartmanın terasında oturan altı yedi kişi gördüm, bir masanın etrafında sohbet ediyorlardı. Sadece bir iki saniye bakabildim, çünkü bir vasıtanın penceresinden konuk olabildim masalarına. Yani hızlıca geçip gittim yanlarından. Ama o bir iki saniye için baktığım masalarında, hallerinde, tavırlarında, ne konuştuklarını hiç bilmesem de -ve hiç de bilemeyecek olsam da- sohbetlerinde çok tatlı bir basitlik vardı. Basit, yalın, öyle...
Sonra eve doğru yürürken kafamı kaldırdım, gökyüzüne baktım. Bir kuş uçuyordu, binalar vardı etrafımda. Yazık bazen üzülürüm, yani kafama takacak daha büyük bir şey bulamadığımda... Şehirde yaşayanlar kafalarını kaldırdıklarında ucu bucağı olmayan bir gökyüzü göremiyorlar. İlla bir beton kesiyor resmi. Neyse canımız saolsun. Ne diyordum? Heh, oradan da basit bir an yakaladım kendime. Bazen durur ve yaşadığım anda bir basitlik ararım. Siz de yapar mısınız bunu?
Yapmıyorsanız muhakkak deneyin, kafanız düşüncelerle boğuşurken ya da işte canınız çok sıkılırken, gündelik koşuşturmacalar boğazınıza boğazınıza basarken durun ve basit bir an yakalayın. Etrafınızda her gün zibilyon kere kendini tekrar eden ama hiç odaklanmadığınız bir şey yakalayın ve fazla değil on saniye ona bakın. Ne kadar basit olduğunu düşünün, hayatın da aslında böyle basit olduğunu. Eğer zamanın durduğunu hissediyorsanız neyden bahsettiğimi anlamış demeksiniz :)
İnsan ne hissediyor, ne fark ediyor biliyor musunuz?
Hayatın size ihtiyacı yok, akıp gitmesini sağlamak için parmağınızı dokundurup onu uyandırmanıza ihtiyacı yok. Çünkü hayat en basit haliyle akıp gidiyor, belki de bizim parmağımızı kendimizi dokundurup uyanmaya ihtiyacımız var . Ya da içimizde uyanmış olanlarımız varsa onlar için söyleyelim: Bir sonraki adım en basit halimizle akıp gitmek. Bizse çoğu zaman içimizi sıkıntılarla doldurup nehrin orta yerinde çakılı kalan taşlar gibiyiz. Ve sadece yanımızdan geçip giden ağaç dallarını izliyoruz.
Soframa bu akşam konuk olmuş herkese bir kolaylık yaptım ve yukarıdaki şarkıyı paylaştım. Zira duyuyorsunuz değil mi seslerindeki basitliği? O yüzden çok güzeller. Bana eşlik ettiğiniz için siz de güzelsiniz. :) Hadi iyi akşamlar! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder